Yüz yüze eğitim için sağlık şartları kalmamıştır.

Yüz yüze eğitim için sağlık şartları kalmamıştır. Uzaktan eğitim artık zorunluluktur.

1 Temmuz öncesi uygulanan politikalarla, Eylül veya Ekim ayında açılacak üniversiteler için yüz yüze eğitim yapabilmenin ilk adımı oluşturulmuş ve yerel bulaş tamamen kontrol altına alınmıştı. Mart ayında yerel bulaşın önlenebilmesi için yapılan ilk iş okulların kapatılması olmuştu. Yerel bulaşın arttığı her ülkede de bu tedbir bu şekilde uygulanmaktadır. Bizim diğer ülkelerden farkımız ise yükseköğretim için adaya gelecek olan öğrencilere ekonomimizin bağımlılığıdır. Dolayısıyla yüz yüze eğitim ülkemiz için hayati bir noktadır. Ancak bunun gereği olan sağlık koşullarının oluşturulması da olmazsa olmaz bir gerçekliktir.

Bu çerçevede Sendikamız 1 Temmuz sonrası uygulanan sağlık politikası ile ilgili olarak hükümeti pek çok kez uyarmıştı:

Yüz yüze eğitim için gerekli sağlık önlemlerini alın. Ancak hükümet Dünya Sağlık Örgütü’nün, yerel sağlık örgütlerinin ve Sendikamızın önerilerini yok sayan ve gerçekçi olmayan bir ekonomik akılla, karantinasız giriş uygulamaması gereken ülkelere karantinasız giriş uygulayarak ülkede sağlıklı ortam bırakmamıştır. 2 ay önce yapılması gerekeni, yani karantinalı girişleri koruyarak yükseköğretimde yüz yüze eğitim için 1 Temmuz öncesi oluşan sağlıklı ortamı koruyamamıştır.

Şimdi hükümet, karantinalı girişleri getirerek ve hatta bir süreliğine uçuşları durdurarak üniversiteleri açma hayalindedir. Peki durum 2 ay öncesi gibi midir? Hayır! Bugün artık yerel bulaşın çok ciddi ve çok tehlikeli bir şekilde arttığı bir ortamdayız. Artık yurt dışı kaynaklı bulaş yerine ülkedeki bulaşla mücadele edilmesi gerekmektedir. Ancak hala daha hükümet hayal dünyasından çıkıp yerel bulaşla mücadele edecek gerçekçi bir politika ortaya koyamamıştır. Sendikamızın son olarak geçen hafta yaptığı uyarı ve öneriler tamamen yok sayılmıştır. Üniversite yönetimleri ile hükümet arasında da sağlıklı bir diyalog kurulmamıştır.

Geldiğimiz noktada, hastanede yatak kalmadığı, mevcut politika ile hastalığın yayılmasının giderek arttığı, hasta olan milletvekillerinin hastane koşullarından şikayet ederek kendi bireysel sağlık çözümlerini ürettiği, birinin Türkiye’ye diğerinin ise özel hastaneye gittiği haberleri gazetelerin ön sayfalarındadır. Bu tabloda yükseköğretimin Ekim’de yüz yüze olmasının şartı kalmamıştır.

Kendi kaynaklarıyla hastalarına şu anda bile yetemeyen ülkemiz 60 bin öğrenciyi Ekim’e kadar adaya nasıl ve neye güvenerek getirecektir? Yerel bulaşın devam ettiği koşullarda hastalanan öğrencilere nasıl sağlık hizmeti sunulacaktır? Bu öğrencilerin hayatlarının sorumlusu kim olacaktır? Hükümet, yüz yüze eğitim durumunda Kuzey Kıbrıs, Türkiye vatandaşı ve yabancı öğrenciler arasında olası bir can kaybının açacağı büyük yaraların farkında mıdır? Buna ilaveten akademik personelin yaş ortalamasının oldukça yüksek olduğunu belirtmekte fayda bulunmaktadır. Üniversitelerimizde, risk grubundaki 50 yaş üstü akademik personel sayısı azami çoğunluktur.

Ülkemizde kampüsü bulunan Orta Doğu Teknik Üniversitesi resmen ve diğer üniversiteler fiilen uzaktan eğitime geçmiştir. Ancak hükümet hala daha Ekim’de yüz yüze eğitim hayali satmaya devam etmektedir. Bu anlamsız ve gerçek dışı tavır, öğrencilerimizin bu ülkeye duyduğu güveni daha da sarsmaktadır. Hükümetin bu gerçek dışı tavrı, öğrencilerin bu ülkede sadece para olarak görüldüğü algısını yaratmaktan başka işe yaramamaktadır. Bu anlayışla, bırakın yüz yüze eğitimi, uzaktan eğitim için kayıt yapacak öğrenci bile bulamaz noktaya geleceğiz.

Ekim’de yüz yüze eğitim hedefi maalesef hükümetin anlamsız tavırlarıyla kötü sonuçlanmıştır. Durum açık ve nettir: Hükümet ve üniversite yönetimleri vakit kaybetmeden, öğrencilerin güvenini daha fazla yıkmadan, samimi ve gerçekçi olmalı ve Ekim ayında yükseköğretime, mecburen uygulamalı olması gereken dersler hariç, uzaktan eğitim ile başlayacağını duyurmalıdır.

Buna ek olarak ülke Internet altyapısının geliştirilmesi, pandeminin kontrol altına alınması, sağlık kapasitesinin artırılması için acil önlemler alınmalıdır. Sağlık koşulları yeterli ve güvenli hale getirildikçe ve Bahar döneminde tamamen yüz yüze eğitime geçebilme hedefiyle, bir program dahilinde öğrenciler öncelikle gönüllü olanlardan başlamak üzere adaya güvenli olarak getirilmelidir.

Daha önce de vurguladığımız gibi yüz yüze eğitim hem ülke ekonomisi için hem de akademik olarak önemli ve gereklidir. Ancak bunun koşulları oluşturulmazsa yüz yüze eğitim hayalden öteye gidemeyecektir.

Hükümet ve üniversite yönetimleri, uzaktan eğitime geçilmesi halinde esnaf ve iş çevrelerinin tepkisinden çekinmektedir. Ancak topluma doğruyu söylemenin ve doğru adımlar atmanın vakti çoktan gelmiştir. Kaybedecek vakit kalmamıştır. Çünkü COVID-19 hasta sayısının artmasıyla zorunlu kısıtlamalar gelmesi halinde uzaktan eğitime ülkemizde girecek yabancı ve Türkiye’den öğrenciler mağduriyet yaşayacaklardır. Bu nedenle acilen Ekim ayında başlaması gereken dersler için uzaktan eğitim seçeneği ve hakkı olan öğrencilere resmi olarak duyurulmalıdır. Mevcut koşullara rağmen kendi koşullarını daha olumsuz gören ve ülkemize hemen gelmek isteyen öğrencilere de, güvenli koşullar sunarak, bu tercih haklarını kullanmaları sağlanmalıdır.

Sendikamız, bu çerçevede, halkımız ile öğrenci ve akademisyenlerin hayatını tehlikeye atmayacak, öğrencinin güvenini sağlayacak ve geleceği kurtaracak adımların atılması için Hükümeti ve Üniversite yönetimlerini mantık çerçevesinde, gerçekçi ve samimi davranmaya davet eder.

DAÜ-SEN

Paylaş

Önceki Haber

DENKTAŞ’TAN MACRON’A ÇAĞRI…

Sonraki Haber

DAÜ BİLGİSAYAR VE TEKNOLOJİ YÜKSEKOKULU’NDAN YENİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

three × 4 =